
Saturday, May 20, 2006
Devam (IV)

Wednesday, May 17, 2006
Mırıntı

Monday, May 15, 2006
Demeden Edemeyeciğim

Budamı rastlantı Aziz'e'...
Hindi kime bindi Tuncay...
Futbol çeneleri niye sustunuz...
Parayla değil alın teriyle...
Sarıyla Kırmızıyla Şampiyon olduk bütün zorluklara göğsümüzü gererek....
Thursday, May 11, 2006
Üç süper güç

Üç süper güçün kim olduğunu bula bilirmisiniz???
Monday, May 08, 2006
Korku

Sunday, May 07, 2006
Devam (III)

Friday, May 05, 2006
Kokular

Thursday, May 04, 2006
Devam (II)
Karanlığın içinde adım adım ilerliyorum ayakalarımı görmeden rotamı ilerde duyulan su sesine çevirmiştim biliyorum ordan bir dere geçmiyor orası karanlığın merkezini koruyan içinde türlü kötülüğün yattığı kaleyi koruyan bir su kanalının sesi o. İçinde neler vardı köpek balıkları, timsahlar, kayıp ruhlar, zombiler... Başka insanların iyiliklerini saniyesinde emip yok edicek varlıklar. Yürüdüğüm yol vıcıklaşıyor sus sesi de arttı çok bu demektir artık suyun kenarındayım şimdi taş kaideyi bulmalıyım gözlerimi kapatıp iç güdülerimle ilerliyorum evet soğuk taşlar hissedebiliyorum ellerimle... Yokluyorum birazcık doğru yeri bulunca çatırtılarla bir makneizma çalışmaya başlıyor. Herşeyin siyah beyaz olduğu ışığın hiç istenmediği bir yere ilk defa ışık yayılmaya başlıyor ama bu ışık sahibi dışında kimseye hizmet etmeyen bir ışık... Köydeki varlıklı insanların ışığa alışmış köleleri büyük bir hvesle ışığa koşuyorlar bir çıkış bulduklarını düşünerek hepsi bir anda kör oluyor çünkü bu ışık sadece tek bir kişiye ait. Tahta köprü yere değdiğinde ışığa doğru yürüyorum içeri girince köprü yeniden yükselmeye başlıyor. İçerde yana kocaman bir ateş aynen bıraktığım gibi... Ateşe yaklaşıyorum içinde tanıdık yüzler görüyorum açıyla çığlık atıyorlar elimin tek hareketiyle bir anda çığlıkları duyulmaya başlıyor. Gene aynı hareketle seslerini kapıyorum kendi çığlığını duyamamak bile tek başına bir işkence. Ateş ten uzaklaşıp merdivenlere yöneliyorum. Hizmetkarlarım diz çöküyor biliyorlar efendileri geri döndü... Biliyorlar barışın bittiğini... Savaşın yeniden başladığını ve artık hiç bir kuralın geçerli olmadığını...
Onlarda korkuyor kaşılarındaki bu varlıktan çünkü hiç tanıyamadılar onu. Onlar için bu varlık aklından 1000 lerce düşünce geçen her yeni zamanda yeni bir ızdırap fikriyle ortaya çıkan bir şey. Onu 100lerce savaştan çok ağır yaralarla geri dünmüş olarak gördüler ama bir kez ağzından açıyor kelimesi çıkmadı. Baya bir korku ve baya bir saygı duyuyorlar ona...
Karar odama giriyorum bir kitap havada süzülerek önüme geliyor bir şeyler diyor. İçimden saçmalıyor diyorum elimle bir yana itiyorum kitabı ihtişamlı koltuğuma yöneliyorum. Kenarda dayalı duran kılıcı çekiyorum. Siyah çelikten yapılmış bir kılıç bu kör gibi gözüküyor ama en iyi zırhları bile sanki kumaş kesiyormuş gibi ikiye ayıracak kadar keskin bu kılıç benim gibi asla ne olduğunu göstermiyor. Düşmanını kandırıp yanına çekiyor sonra bitirici hamleyi vuruyor.
Devam edicek...
Onlarda korkuyor kaşılarındaki bu varlıktan çünkü hiç tanıyamadılar onu. Onlar için bu varlık aklından 1000 lerce düşünce geçen her yeni zamanda yeni bir ızdırap fikriyle ortaya çıkan bir şey. Onu 100lerce savaştan çok ağır yaralarla geri dünmüş olarak gördüler ama bir kez ağzından açıyor kelimesi çıkmadı. Baya bir korku ve baya bir saygı duyuyorlar ona...
Karar odama giriyorum bir kitap havada süzülerek önüme geliyor bir şeyler diyor. İçimden saçmalıyor diyorum elimle bir yana itiyorum kitabı ihtişamlı koltuğuma yöneliyorum. Kenarda dayalı duran kılıcı çekiyorum. Siyah çelikten yapılmış bir kılıç bu kör gibi gözüküyor ama en iyi zırhları bile sanki kumaş kesiyormuş gibi ikiye ayıracak kadar keskin bu kılıç benim gibi asla ne olduğunu göstermiyor. Düşmanını kandırıp yanına çekiyor sonra bitirici hamleyi vuruyor.
Devam edicek...
Yalnız Bir Gün
Ne kadar yalnız bir gün ve benim günüm.
Hayatımın en yalnız günü.
Bu kadar yalnız bir gün yasaklanmalı.
Hayatımın en yalnız günü.
Böyle bir gün olmamalı.
Bugünden hiç bir zaman kaçamadım.
Hayatımın en yalnız günü.
Eğer gidersen bende senle gelmek istiyorum
Eğer ölürsen bende seninle ölmek istiyorum.
Elini çek ve uzaklara yürü..
Hayatımın en yalnız günü.
Hayatımın en yalnız günü.
Çok yalnız bir gün ve benim.
Bugün hayatta kaldığım için çok mutluyum.
Hayatımın en yalnız günü.
Bu kadar yalnız bir gün yasaklanmalı.
Hayatımın en yalnız günü.
Böyle bir gün olmamalı.
Bugünden hiç bir zaman kaçamadım.
Hayatımın en yalnız günü.
Eğer gidersen bende senle gelmek istiyorum
Eğer ölürsen bende seninle ölmek istiyorum.
Elini çek ve uzaklara yürü..
Hayatımın en yalnız günü.
Hayatımın en yalnız günü.
Çok yalnız bir gün ve benim.
Bugün hayatta kaldığım için çok mutluyum.
Wednesday, May 03, 2006
Uğraşamam
Uğraşamam kimsenin kaprisiyle, siniryle uğraşmayacağım caba sarf etmeyeceğim insanların düşüncelerini değiştirmeye, kendime önem vereceğim çünkü kendimden başkasına güvenmek çok riskli geliyor.... Dürüst insan arıyorum kendime buldummu korumaya çalışıyorum... Karakaplı defterim var insanların hatalarının yazdığı... Okadar kalın bir defterki açılıp okunmaya kalksa parçalanır gider... mi? acaba gitmez o kadar sağlamki o defter değil parçalanmak nükleer bombaya bile karşı koyar çünkü orda ilerde tarafınıza karşı kullanılıcak bütün kozlar yazıyor kullanıp kullanmamak bana kalmış. İntikammıdır bunu adı evet intikam... Kincimiyim evet kinciyim fil gibi bir hafızam var kötülük konusunda tilki kadar kurnazım olayları içinden değil dışından görürüm olayları yönetmektense dönüşüne göre üfleyerek yavaş yavaş istediğim duruma geitrip onları parçalamak yönetmek vs vs ... Çılgınlık yapmak laızm bu aralar çok düzenli olmaya başladım... Napsam napsam.... En iyisi yatmak ve daha fazla saçmalamamak...
Tuesday, May 02, 2006
Kasten farkında olmamak ...
Yanımızda bizim için atan bir gönül olduğunu nasıl anlarız fark edebilirmiyiz kolayca onu ? Peki o bizimde aynı şeyleri hissettiğimizi fark edebilirmi ? Oda koşullarında bu iki kişinin bir araya gelmemesi için hiç bir sebep yoktur peki ya oda koşulları yoksa ve insanlarda yaralı çekinik ve bir bıkkınlık halindeyseler. O zaman ne olucak birbirlerinin hamlelerini her hareketlerini doğru yorumluyorlarsa neden halen ilk adımı atmaya çekiniyorlar. Neden bu korkaklık her iki tarafında kendisine göre geçerli bir sebebi var evet ama... Neden? Gönül gözü demişler boşuna dememişler gönül gözüyle görmek karşındakini tüm kusurları silinmiş olarak görmek. Onu mükkemel hale getirmek. Peki ya gönül gözü körse ?? Belliki kör hemde doğuştan ee karşı tarafta körse ne olucak... Kavuşamayacaklarmı bu iki kişi hiç bir şekilde... GÖNÜL GÖZÜ KÖR OLSA NE OLUR AŞKIN GÖZÜ KÖR DEĞİLMİDİR???
Subscribe to:
Posts (Atom)