Saturday, April 03, 2010

Yabancı

Ayağını toprağa deydiği an hissetmişti ait olmadığını oraya... Bildikleri, hissetikleri ve istedikleri çok fazlaydı bulunduğu dünya için... Bu dünyada ona istediklerini verebilirdi.

Herşeyden önce savaşması gerekirdi bu dünyadaki yeri için. Kazanamaz ise kaybedekti tüm varlığını benliğini içindeki öfkesini ve bildiklerini.

Şu ana kadar onu hayatta tutan şey ise öfkesi idi... Ona yönlendirilmiş dinmek bilmeyen her defasında büyüyerek gelen her geldiğinde daha zor bastırılan bir öfke.

Burada bu dünyada yerini bulmasıydı şuanda önemli olan avının ğeşine sonra düşebilirdi... Daha sonra ne olucak kim bilirdi... Zaten savaşçının yeminde yoktur sonunda ne olucağını düşünmek... "Bir savaşçı sadece savaşı düşünmelidir. Büyük liderler savaşı savaş alanına çıkmadan kazananlardır." derdi akıl hocası..

Bu dünyanın ilkelliği ona farklı bir şey sundu çok eskiden beri kayıp olan şeyler onur, haysiyet ve gurur. Artık millerce yukardan sadece yüksek tahrip güçlü mermilerin yok edebileceği siperin arkasından mermi yağdırmıyordu. Düşmanla karşı karşıyaydı nefesinin sesini bile duyabiliyordu. Herşey kendi ile düşmanının fiziksel dayanıklığı ile sınırılı idi.

Kazanabilirmiydi bu savaşı bilmiyordu bilgisi onu her zaman bir adım önde götürürdü. Koşullar değişsede koşulları kendine yorabilirdi.. Bu sefer olucakmıydı ama...

İşte bunları düşünyordu savaçcı kılıcı elinde düşmanının gözlerinin içine bakarken hangi yönden saldıracağını tahmin etmeye çalışırken. Ellerine baktı rakibinin eklemleri kasılmıştı bu demektir üstten saldırıcak... Gardını aldı savaşçı... Rakibi tahmin ettiği gibi saldırırken o ilk harekette açığını gördü ve...
 

Darkness Of My Mind © 2008. Chaotic Soul :: Converted by Randomness